Celcelutiye'nin Sırları

En büyük dua Celcelutiye midir?

Celcelûtiye Tılsımı

Celcelûtiye, Süryânice bir kelime olup “Bedî’” anlamındadır. Bedî’, eşi ve benzeri olmayan, hayret verici güzellikte olan demektir.

Celcelûtiye Allahu Teâlâ’dan bir hediye olarak Cebrâil’le (a.s.) Rasûlullâh’a (s.a.v.) indirilmiş,  içerisinde İsm-i A’zam’ın olduğu yüksek tesirli bir duâ hazînesidir.  Hz. Ali (r.a.) bu hazîneyi Süryânî dilini de kullanarak 122 beyitlik bir kasîde hâlinde nazmetmiştir.

Celcelûtiye üzerine Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin (ö.634/1240), Nureddin İsfehânî’nin, İmam Gazâlî (ö.505/1111) ve Ahmed b. Ali el-Bûnî’nin (ö.622/1225) şerhleri, çalışmaları vardır.[1]

Şeyh el-Bûnî der ki: “Peygamber (s.a.v.) günlerden bir gün mescidinde oturduğu sırada Cebrâil (a.s.) geldi ve “Es-selâmü aleyke yâ Muhammed, Rabbin sana selâm ediyor ve selâmın en mükerremini sana tahsîs ediyor ve bu kıymetli hediyeyi sana hediye ediyor” dedi ve şöyle devam etti:

“Yâ Muhammed! Bu Celcelutiyye duası ve en kapsamlı kasemdir ve onda İsmi Azam gizli ve saklıdır ki Allah’ın yarattıklarından izin verdiğinin dışında kimse ona muttali olamaz ve bilemez”

Peygamber (a.s.): “Bu isim ve dua nerede idi kardeşim Cebrâil” dedi. Cebrail: “Yâ Muhammed! Arş’ta yazılı idi. Eğer yazılı olmasaydı Rahmân’ın arşını taşıyan melekler onu taşıyamazdı. Bu duâ güneşin kalbine yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı güneşin ışığı ve nûru olmazdı. Ay’ın kalbine yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı   onun ne nûru ve ne de ışığı olurdu. Cebrâil’in (a.s.) kanadına yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı o ne yeryüzüne inebilir ne de gökyüzüne yükselebilirdi. Mîkâîl’in (a.s.) başına yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı Allah onun emrine damlayı ve yağmuru vermezdi. İsrâfîl’in (a.s.) alnına yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı sûra üfüremezdi. Azrâil’in (a.s.) eline yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı mahlûkâtın ruhlarını kabzedemezdi. Yedi kat göğe yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı ayakta duramazdı. Yedi kat yeryüzüne yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı istikrarlı olamazdı.

Bu kasemi Âdem (a.s.) cennetten çıktığı zaman okumuştu, eğer okumasaydı Allah onun tevbesini kabul etmezdi. Nuh’un (a.s.) gemisinde yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı Allah onu tûfandan boğulmaktan kurtarmazdı. Bunu İbrâhim (a.s.) okumuştu, eğer okumasaydı Allah onu Nemrûd’un ataeşinden kurtarmazdı. Bunu Eyyûb (a.s.) okumuştu, eğer okumasaydı Allah onu belâdan kurtarmazdı. Allah ona güzelliğini, malını ve ehlini iâde etti. Dâvud oğlu Süleyman’ın (a.s.) yüzüğünde yazılı idi, eğer yazılı olmasaydı kuşların dilinin ilmi ve kendisinden sonra kimsenin ulaşamayacağı mülkü Allah ona vermezdi. Tevrât’ta, İncil’de, Zebûr’da ve Kur’ân’da yazılı idi. Hızır (a.s.) bunu okumuştu, suyun üstünde yürür ve ayakları ıslanmazdı. Yakûb (a.s.) bunu okumuştu, Allah ona gözlerini ve oğlunu geri verdi. Yûsuf (a.s.) bunu okumuştu, Allah onu kuyudan kurtardı ve ona Mısır mülkünü hibe etti. Mûsâ (a.s.) bunu okumuştu, Allah onu Fir’avn’dan ve onun kötü fiilinden kurtardı. Lokmân (a.s.) bunu okumuştu, Allah ona hikmet verdi. Yûnus (a.s.) bunu okumuştu, Allah onu balığın karnından kurtardı. Îsâ (a.s.) bunu okumuştu, Allah’ın izniyle anadan doğma körü ve abraşı iyileştiriyor ve ölüleri diriltiyordu.”

Şeyh el-Bûnî der ki: “Bu muazzam duâ indiği zaman Peygamber (s.a.v.), Efendimiz Ali b. Ebî Tâlib’e (r.a.) bunu ince bir ceylan derisine altın ile yazmasını emretti. Hz. Ali (r.a.) bu duâyı, Hz. Ebûbekr’in (r.a.) hilâfeti zamanında, Hz. Ebûbekir’e (r.a.) verdi. Hz. Ebûbekir’den (r.a.) sonra onu Hz. Ömer b.n el-Hattâb (r.a.) aldı. Hz. Ömer’den (r.a.) sonra Hz. Osman (r.a.) aldı. Hz. Osman’dan (r.a.) sonra Hz. Ali b. Ebî Tâlib (r.a.) aldı. Hz. Ali’den (r.a.), Hz. Hasan (r.a.), ondan sonra Abbasîlerden Hârûn Reşîd, ondan sonra İmâm A’zam Ârif-i billâh Nûreddîn el-İsfehânî, ondan sonra da İmâm A’zam Muhammed Ebî Hâmid el-Gazzâlî aldı.[2]

İmam Gazzâlî der ki: “Bu İsmi A’zam, şerefli duâ ve kapsamlı kasemi aramak için yeryüzünün doğusunu ve batısını gezdim. Sâdâta, meşâyıhlara, sanat ve zanaat erbâbına, âlimlere, keşif ve ilm-i hurûf erbâbına hizmet ettim. Asla kimsenin yanında onun doğrusunu bulamadım. Sonra Bağdad ve Kûfe şehrine geldim ve sâlih kimselerden birisine sordum, Allah onun kalbini bana yumuşattı ve bana: “Oğlum bana büyük bir sırdan sordun, o gizli ve saklı sırlardandır. Allah izin verirse, bu İsmi A’zam ve Kapsamlı Kasem’in kimin yanında olduğu konusunda sana delâlet edeyim.”

İmam Gazzâlî dedi ki: “Kallbim mutmain oldu ve gönlüm sukûnete erdi. O şeyhe tam bir sene hizmet ettim. Bundan sonra şeyh bana: “İstediğin ne idi” diye iltifat etti. Ona dedim ki “İsmi A’zam’ı ve Kapsamlı Kasem’i istiyorum”. Dedi ki: “Ey oğlum! Eğer İsmi A’zam’ı ve Kapsamlı Kasem’i istiyorsan İsfahan şehrine gitmen gerekiyor. Orada Büyük Şeyh Nûreddin el-İsfehânî’yi sor. İşte o bu büyük sırra ve İsmi Azam’a seni götürecek.” Kendisine vedâ ettim ve bir zaman yolculuk ederek İsfehan şehrine ulaştım. İmâm Nûreddin’i sordum, onu bana gösterdiler. Onu görünce selam verdim ve elinin öptüm. Selamımı aldı, bana ikram etti ve buyur edip yer gösterdi. Bana: “Nerden gelir, nereye gitmek istersin” dedi. “Bağdat ve Kûfe’den İsfehan’a geldim, Büyük İmam Nûreddin’i isterim” dedim. Bana tebessüm etti ve “İşte istediğin o kişi benim” dedi. Ona: “Efendim! Sizden İsmi A’zam sırrını ve Kapsamlı Kasem’i istiyorum” dedim. “Evlâdım! Bu gizli sırrı ne yapacaksın” dedi. “Efendim! Öyleki o beni sana ulaştırdı, bana yarımcı ol” dedim. “İnşâallâh hacca gidileceği zaman seni maksuduna ulaştıracağım” dedi.

İmam Gazzâlî der ki: “Beş ay Nûreddin İsfehânî’ye hizmet ettim. Hacca yolculuk yaklaştığı zaman bana şöyle dedi: “Evlâdım! Elini uzat”. Elimi uzattım. Dedi ki: “Bu benimle senin aranda bir ahittir. Bu sırra fâsık, câhil ve münâfığı ulaştırma. Onu kötü gözlerden koru. Kötü kadınlardan ve haram evlatlardan muhafaza et. Muhakkak ki o, en mükemmel hazinelerden ve en büyük sırlardandır.”

İmam Gazzâlî der ki: “Kıymetli duânın ve İsmi A’zam’ın şerhini aldım. Bu duâ, şerhi ve kullanımı bana büyük bir bereket oldu ve fazîletlerin hepsinin yollarını açtı. Ondan İsmi A’zam’ın şerhini ve fazîletlerini, Süryânî duâların Arapça’ya tefsirini anladım. Her beyit için şerhi ve fazâili tek tek hadsizdi. Buhurlarını, vakiterini ve saatlerini anladım. Bu şekilde bir sene hikmeti ile uğraştım. Bu konuda her yönden Nûreddin el-İsfehânî bana icâzet verdi. Nefsim mutlu oldu, sadrım inşirah buldu ve maksadıma ulaştım.

Nûreddin İsfehânî’yi anladım, belledim ve ona dedim ki: “Şeyhim ve üstâdım, bu her türlü ahvâli toplayan kasem, duâ ve İsmi Azam’ın havassından bana ziyâde et, müsâade et” Bunun üzerine dedi ki: “Bil ki ey oğlum, bu duânın havass ve fazîletleri sayılama Allah’tan başka bunu kimse bilemez. İfâde-i merâm için kısaca onun kullanılışı, faydaları ve havassından sana bir şeyler açıklayayım.

Bil ki oğlum -Allah seni muvaffak kılsın- kim şerrinden korktuğu makâm mansıb sâhibi, sulran, kral, emir ve hâkimlerin yanına gitmek ister, yardım ve kabul  görüp onlardan ihtiyaçlarının görülmesini dilerse, bu mübârek duâyı ve vefki mübârek Pazar gününün sabah erken saatlerinde bu duâyı okur ve onu yanında taşırsa Allah’ın izniyle şüphesiz isteğine kavuşur. (En iyisini Allah bilir)…”[3]

Celcelûtiye tılsımı için Hz. Ali (r.a.) 100-114 beyitlerinde şöyle buyurmaktadır: “Ey yüce ismi taşıyan! Bütün tehlikelerden kurtuldun, selamete erdin. Savaş, çekinme, korkma! Vahşi hayvanlarla olan yerlere korkmadan gir. Saldır, kaçma! İstediğin düşmanla mücadele et, kimseden korkma. Ne yılandan, ne akrepten, ne de aslandan korkma. Ne kılıç, ne hançer, ne de mızrak hiç bir tehlikeden korkma. Bunu okuyana mükafat Hz. Muhammed şefaati olacaktır.”

Celcelutiye Duası’nın Türkçe Anlamı

(Celcelûtiye’nin 85-115 beyitleri arası tercüme edilmemiştir)

 Bismillahirrahmanirrahim

 1- Bütün sırların hazinesi olan “Bismillah” ile başlarım. Rûhum içinde sırların gizlendiği hazineyi onunla keşfetti.

2- Ardından mahlûkatının en hayırlısı, dalâlet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı, Hz. Muhammed’e (sav) salâvat getiririm.

3- İlahî! Kusursuz olan Allah, Ehad, Bedî’ ve Kadîr isimlerini şefaatçi kılıp niyazla Senden istiyorum.

4- Kadri muazzam olan İsm-i Azam’ın hürmetine Senden niyaz ediyorum Yâ İlahî, işlerimi kolaylaştır

5- Yâ Hayy, yâ Kayyûm Allah’ım, Ehad, Bedî’ ve Bâsıt isimlerini şefaatçi kılarak ve ümitle Sana yalvarıyorum.

6- Ey yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan Allah’ım! Sâbit, Cebbâr isimlerinin hakkı, uyumaz sıfatın ve ateşleri söndüren Halîm ismin hürmeti için.

7- Ey çabuk imdada koşan Rabbim Allah! Ehad, Bâsit isimlerin ve dualara süratle cevap veren Bedî’ ismin hürmetine Sana yalvarıyorum.

8- Kayyûm ismin hürmetine, kalbimi bütün kirlerden temizleyerek ihyâ et. Ona Sen’in Kayyûmiyet sırrın yerleşip ışık saçsın.

9- O sırrın nûrunun parıltılarından üzerimde bir aydınlık bulunsun. Böylece kalbime ve yüzümde bir ışıltı zuhur edip parıldasın.

10- Kalbime rahmet sağanakları dökülsün de onu Kerîm olan Mevlamızın hikmet incileriyle dile getirsin.

11- Her yandan beni nûrlar kuşatsın da büyük Mevlâmızın heybeti bizi kaplasın.

12- Sen her türlü noksandan münezzehsin. Ey yaratma ve yoktan her an çoklukla var etme mertebesinin en yükseğinde bulunan ve ölüleri en kerîmâne tarzda dirilten ve âsîleri dahî rızıklandıran Allahım!

13- Allahım! Bir araya getirilmiş bütün hecâ harflerinin hakkı için beni maksadıma ulaştır ve her türlü ihtiyaçlarımı gider.

14- Yüce İsmi Azam’ın ve Kuran’ın her tarafı kuşatan nûruyla irâdeme yerleştirilen harflerin sırrı hürmetine ve İsmi Azam’ın nûru hürmetine .

15- Nûrlardan üzerime ışık saçacak bir feyiz akıt ve ism-i Hakîm’inle, Nûr isminle kalbimin cansızlığını giderip hayatlandır.

16- Ne olur ism-i Cebbâr’ınla bana bir heybet ve celâl giydir ve düşmanlarımın ellerini benden çektir.

17- Kadri yüce, Kadîr, Selâm, Azîz ve celil ismi şeriflerinin hürmetine beni her türlü düşman ve hasetçiden ve kötülüklerden koru.

18- Allah’ım! Celâl, Celîl, Raûf, Kuddûs ve Rahîm isimlerinin nûru hürmetine bu karanlıkları nûrunla aydınlığa çevir.

19- Ey Rabbim İsmi Azam’ın nûru hürmetine, O nûr ile ihtiyaçlarımı gider. Selâm ve Hayy ismi şeriflerinle hâcetimi süratle yerine getir.

20- Ma’bûd, Hû, Samed ve Şehîd isimlerinin hürmetine, yüce Kâfi isminle benim bütün işlerimi kolaylaştır. Sen bana yetersin.

21- Ey Celal sahibi! Ve ey Halîm! Senin yardımınla açılacak bir ilmin sırrıyla bana bir ikram lütfeyle.

22- Sırları kesin ve inkişaf etmiş Kuran-ı Hâkim’in nûrani ve açık ifadeleriyle beni her türlü korku ve sıkıntıdan kurtar.

23- Ey Celal sahibi ve ey kırık gönülleri üzüntüden kurtarıp canlandıran Allah’ım! “Kün=ol” emrinin “ Kef” harfinin sırrı hürmetine beni koru.

24- Karanlıklar ve tehlikeler deryasında beni güvende kıl ve o deryadan en hayırlı bir selamet sahiline çıkmayı ihsan eyle. Sensin benim sığınağım ve sıkıntılar ancak Seninle ortadan kalkar.

25- Rahmet olan yağmurun sağanak hâli gibi üzerime rızık yağdır. Her ne kadar günahta aşırıya gitselerde âlemlerin ümidi yalnız Sensin.

26- Ey Celâl sahibi! Basîr ismi şerîfin hürmetine, ihsan ettiğin sayısız nimetlere karşı nankörlük eden düşmanlarımızı sağır, dilsiz, kör eyle.

27- Alîm, Ganî ve Sabûr isimlerinle beraber herşeyi kuşatan İsmi Azam’ın kalesine sığınarak, her türlü yanlışlığa düşmekten korunurum.

 28- Baştanbaşa bütün mahlûkatın gönüllerine ülfet ve ünsiyet bahşederek bana lütfunla çevir ve Fettâh ismi şerifinle bana makbuliyet elbisesini giydir.

29- Ya İlahî! Aliyy, A’lâ ve Selâm ismi şerîfin hürmetine bize izzet ve yücelik ver. Ve işlerimizi kolaylaştır

30- Üzerimize af ve mağfiret örtüsünü ger ve kalplerimize rahmetinle şifâ ver. Kalpleri mânevî hastalık kirlerinden temizleyip şifâya kavuşturan yalnız Sensin.

31- Allah’ım! Hû ismi şerifin hürmetine, bütün rızkımızda bize bereket ihsan eyle ve önümüzdeki bütün zorluk ve güçlükleri kaldır.

32-Yâ İlahî! Ey gerçek Ma’bûd, Yâ Hû ve Yâ Hayre’l-halıkîn! Rızıklarımızı nihayetsiz cömertlikle bize gönderen Cevâd isminle sana yalvarıyorum.

33- Her yönden gelen düşmanı senin yardımınla def ederiz. Sen de İsmi Azam’ınla onları uzaklaştırır ve onları darmadağın edersin.

34- Ey Celal sahibi! Çöl kelerinin yanına koşarak gelip şikâyette bulunduğu Hz. Muhammed’in (s.a.v.) şânı hürmetine düşmanlarımızı rahmetinden mahrûm kılarak zelil eyle.

35- Yâ İlahî! Benim ümidim ve seyyidim yalnız Sensin. Beni tahkîr etmek isteyen ordunun düzenini dağıt.

36- Kesin yeminlerin ve muhtevaları hürmetine bütün zararlıların hile ve tuzaklarını benden defet.

37- Ey eski ümmetlerden beri kendisinden dilekte bulunulanların en hayırlısı! İhsanda bulunanların en kerîmi ve ümit kapılarının en değerlisi!

38- Ey gizliliklere ilmiyle nüfuz eden! Nur isminle, yıldızımı çağlar ve asırlar boyu nurlu kıl ve parlamaya devam ettir.

39- Ey Ehad, Bedî’, Azîz ve Celîl olan Allahım! Sen’in bütün güzel isimlerin sonsuz haşmet ve azametiyle sürekli parlamaktadır.

40- Ey Evvel ve Âhir olan Allahım! Bütün mahlûkatın arzu ve ihtiyaçlarına cevap veren güzel isimlerini anarak onların bereketine sığınıyorum.

41- Nûrun kandili gizliden gizliye tutuşturulup yakılıyor. Kandiller kandili perde altında yanarak nûr saçıyor.

42- İzzet, Azamet, Celâl ve Kibriyâ sahibi münezzeh ve mukaddes olan Zat-ı Rahîm’in nuruyla küfrün ateşi söndürülür.

43- Ma’bûd-i bi’l-hak Hû, Samed, Zü’l-Batş (düşmanlarını kıskıvrak yakalayan) Cebbâr (hükmüne karşı konulmaz) ve Halîm olan Zatın yardımıyla (o nur) düşmanlarının ateşini bastıracak.

44- Gerçek Ma’bud, Hakk olan ve hakkı gerçekleştiren, Cemîl, Vedûd ve Mucîb olan Zâtın yardımıyla insanlara kendisini sevdirecektir.

45-Ey Kayyûm ve Vekîl olan ve bütün âyetlerinin hikmetlerini yalnız kendisi bilen Allah’ım! Hannân isminin hürmetine dualarımızı kabul et.

46- Ey bütün sırlara vakıf olan Allah’ım Mübdi’ ve Mu’îd isimlerinin hürmetine bize şefkat ve merhametinle muamele et.

47- Her hak sahibinin hakkını lâyıkıyla veren, her varlığın ihtiyacını adaletle gideren Adl! Ve haklıyı haksızdan ayıran! hüküm sahibi Hakem isimlerinin tecellisiyle dünya tahripten kurtulur ve tamir edilir.

48- Hakk ismi şerîfin hürmetine duamı kabul buyur, benim yanımda ol, düşmanlarıma karşı bana kâfi gel, çünkü artık onlar çok ileri gittiler.

49- Ey Rabb ve Rahmân olan Allah’ım!  Hiç şüphesiz sen Hak Ma’bûdsun. Ey kuvvetli mededkârım! Fitne, düşmanlık ve inkâr fırtınaları peşi peşine kopmaktadır.

50- Kâfirlerden korunmak ve düşmana şiddetli hücum gerçekleştirmek ancak Senin yardımınladır. Senin yüce kapına gelip sığınan kimsenin karanlığı dağılır.

51- Tâ Hâ, Yâ Sîn, Tâ Sîn (Neml) ve Tâ Sîn Mîm (Kasas ve Şu’arâ) sûreleri hürmetine bize yönelip gelen bir saâdete ermek için bizim yardımcımız ol.

52- Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd (Meryem süresi) ile bizi dört bir yandan kuşatan kem gözlere karşı korunuruz ve bu bize yeter.

53- Hâ Mîm Ayn Sîn Kâf (Şûrâ süresi) bizi koruyan sığınağımız olsun; onun karşısında dağlar bile sarsılır.

54- Kâf, Nûn ve Hâ Mîm sureleri hürmetine bu himâyeyi gerçekleştir. Duhân suresinde de muhkem kılınmış bir sır vardır. Bu sır hürmetine bizi muhafaza eyle.

55- Elif Lâm ile başlayan sûreler, Nisâ sûresi, Mâide sûresi, En’am sûresi ve nûrlu kılınmış Nûr sûresi hürmetine…

56- Elif Lâm Râ ile başlayan (Yunus, Hûd, Yusuf, İbrahim, Hicr) sûreleri sırrı ve İsmi Azam’ın nûruyla, işlediğim her günahtan vazgeçerek yükseldim.

57- Elif Lam Mim Ra (Rad) sûresiyle yüce olan rûhânîler ve melekler meclisine yükseldim.

58-Kuran-i Hakîm’de Hâ Mîm ile başlayan bütün sûrelerin sırrı hürmetine, beni her türlü nûrun kaynağı olan Nûr isminin fazlına ve tecellisine mahzar eyle.

59- Amme, Abese, Nâzi’ât, Târık, Ve`s-Semâi zâti’l-burûc ve Zilzâl sûreleri hürmetine.

60- Tebâreke, Nûn, Seele Sâilün, Tehmîz (Hümeze), İze`ş-Şemsu Kuvvirat sûreleri hakkı için...

61- Zâriyât, Necm ve Kamer sûreleri hürmetine işlerim bana kolaylaşsın.

62- Kuran-i Hakîm’deki hizb hizb, âyet âyet okuyucuların okudukları ve inmiş olanlar adedince Kur`an sûreleri hakkı için.

63- Ey Mevlam! Kendilerine kitap indirdiğin her peygambere ihsanda bulunan lütuf ve fazlını istiyorum.

64-Ey Hayy ve Kayyum olan Allah’ım! Sen’in her şeye gücü yeten ve kudretiyle bütün varlık alemini kuşatan Kadîr ve Cebbâr isimlerinin üzerine kasem ve yemin ederek sana yalvarıyorum.

65-Ey Allâmü’l-guyûb olan Allah’ım! Fetih kapılarını ve gayb alemlerinin sırlarını açan Fettâh isminin nûruyla ve Sen’in inâyetinle fetihler nasip olur.

66-Ey Seyyid’im! Varlık ve birliğini güçlü delillerle ispat eden Ayetü’l Kübrâ’daki hakîkatlerin nuruyla beni her türlü felâket ve tehlikelerden emin kıl.

67- Ey İlahımız! Fettâh ve Rezzâk isimlerinin hürmetine ve Esma-i Hüsnâ diye tarif edilen bütün güzel isimlerinin hakkı için beni dağınıklık ve perişaniyetten kurtar.

68- Bu harfler ‘nur harfleri’ dir. Ve Merih yıldızı gibi yüksek ve âlîdir. Asa-yi Musa ismiyle mânevî karanlıklar dağılır.

69- Ya Rabbi! Bu harflerin yüce mânâlarını şefâatçi yaparak sana niyaz ediyorum ki, bu dua ve yakarışlarım, zillet ve aczini izhâr ederek hidâyete erenlerin duâsı nevinden olsun.

70- Ey merhametli Rabbim! Bunlar öyle harflerdir ki, mânâları sebebiyle çağlar ve zamanlar boyu üstünlük kendilerine bahşedilmiş ve fazîletle yüceltilmişlerdir.

71- Ey Allah’ım! Kur’an-ı Hakim’in bütün âyetlerini ve ihtiva ettiği hakîkatleri vesile kılarak Sana yalvardım.

72- İşte onlar, nûr harfleridir. Onların husûsiyyet ve meziyetlerini (bende) topla, mânâlarını gerçekleştir. Her türlü hayır onlarla tamamlanır.

73- Bana itaat eden yardımcı bir hizmetçi gönder. Onunla tüm gam, keder ve sıkıntım ortadan kalksın.

74- Ümmü`l-Kitap olan Fâtiha sûresi ve arkasından gelen sûreler hürmetine bu konuda bana itaat edecek bir hizmetçi musahhar kıl.

75- Ey Mevlam! Kendisiyle çağrıldığında bütün işlerin kolaylaştığı isminle İsmi Azam’ınla Sana yalvarıyorum.

76- İlahî!  Peygamberlerin Sana manen yaklaşmak için kendilerine şefaatçi kıldıkları kelimeler hürmetine güçsüzlüğüme merhamet et. Günahlarımı bağışla.

77- Ey Yaratıcım ve Seyyidim (Efendim)! İhtiyacımı yerine getir. İşlerim sana havâledir.

78- Yâ Rabbi! Hz. Muhammed’i (sav) ve burada cem’ edilen güzel isimlerini şefâatçi kılarak Senden niyaz ediyorum. Yalvarıyorum.

79- Yâ İlahî!  Günah ve yersiz bir bakışa varıncaya kadar bütün hatalarımdan tevbe etmeyi şu miskin kuluna lütf eyle ve affınla muamela et.

80- Beni hayır, ihlâs ve takvâya muvaffak kıl ve yüce toplulukla birlikte beni Firdevs cennetine sakin eyle.

81- Hayatımda ve ölüp kabrin karanlığına vardığımda bana merhametli ol ve kabir karanlığını üzerimden atarak beni aydınlığa çıkar.

82- Yâ İlahî! Ne olur, mahşerde amel sahifemi lütfunla ak eyle, Ve eğer hafif gelecek olursa sevap terazimi lütfunla ağır getir.

83- Beni, keskin olan sırat köprüsünden koşarak geçir ve o büyük Cehennem ateşinden ve içindeki dehşetli azaptan koru.

84- İşlediğim her günahtan dolayı beni affet. Çok da olsa büyük günahlarımı hata ve kusurlarımı bağışla.

85.

106. Ey kadri yüce ismi Azamı taşıyan! Onun bereketiyle bütün tehlikeli işlerden kurtuldun ve selamete erdin.

107- Savaş, korkma! Harbet, çekinme! Vahşi ve yırtıcı hayvanlarla dolu her yere gir.

108- Saldır, kaçma! Dilediğin düşmanla mücadele et! Dört yanını kuşatmış da olsa hiçbir kralın gücünden korkma!

109- Ne bir yılandan korkarsın, ne de bir akrep görürsün. Ne de bir aslan kükreyerek sana gelir.

110- Ne bir kılıçtan, ne bir hançerin yaralamasından, ne bir mızraktan ve ne ortalığı almış kötülük ve tehlikeden korkma.

111- Bunu okuyanın mükâfatı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) şefâatidir. Saf saf dizilmiş hûrilerle birlikte Cennet’te toplanır.

112- Bil ki, Muhammed Mustafâ (s.a.v.) en üstün peygamberdir. Allah'ın yeryüzüne yayılmış kullarının en fazîletlisidir.

113- Yüce şanından dolayı her dileğinin başında onu an, onu şefâatçi yap ve her türlü zulüm ve tecavüzden korunmak için O’nu (s.a.v.) vesile kıl.

114- Yâ İlâhî! Her gün, her an ve her rüzgâr estikçe o seçkin Muhammed Mustafâ'ya (s.a.v.) salât eyle.

115- O seçilmiş Muhammed'e (s.a.v.) ve bütün âline, yeryüzünün bitkileri ve kıyamete kadar esen rüzgârın esintileri adedince salât eyle.

116- Parıldayan şimşeklerle birlikte bulutlardan dökülen yağmurlar adedince ve yeri göğü dolduracak kadar salât eyle!

117- Bizzat Hz. Allah'ın ve meleklerinin ona salât ve selâm getirmesi (Onun (s.a.v.) şânının büyüklüğünü göstermesi bakımından) sana yeter.

118- O halde sen de, yıllar ve günler sürdükçe ve güneş ışık saçmaya devam ettikçe, sürekli olarak ve şefâatini dileyerek ona salât getir.

119- Âl-i Hâşim'den (Haşim Oğullarından) o paklara, hacılar Kâbeyi ziyaret edip onu selâmlamaları adedince selâm eyle.

120- Yâ İlâhî! Hz. Ebû Bekir ve Ömer'den, Hz. Osman ve sarsılmaz Haydar'dan da (Allah'ın Arslanı Hz. Ali'den) razı ol.

121- Aynı şekilde bütün Âl ve Ashâbından, evliyâ ve salihlerden ve bunlara tâbi herkesten razı ol.

122- Bu, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) amcası oğlu Hz. Ali'nin sözleridir. Onda mahlûkat için ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır.

 

[1] Geniş bilgi için bakınız: Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî, Mecme’atü’l-Ahzâb, Sezgin Yayıncılık, İstanbul 1311/1893, Şazelî Kitabı s. 499-531.

[2] Geniş bilgi için bakınız: Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî, Mecme’atü’l-Ahzâb, Sezgin Yayıncılık, İstanbul 1311/1893, Şazelî Kitabı s. 508-512.

[3] Geniş bilgi için bakınız: Ahmed Ziyâüddin Gümüşhânevî, Mecme’atü’l-Ahzâb, Sezgin Yayıncılık, İstanbul 1311/1893, Şazelî Kitabı s. 512-551.

Etiketler: En büyük dua Celcelutiye midir?
Nisan 14, 2020
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR